26 Haziran 2015 Cuma

Göbekli Tepe





Buzul çağının M.Ö. 12000'ler de bitmesi ve dünyanın ısınması ile birlikte insanlar artık belli bölgelerde yerleşik hayata geçmeye başlamışlardı. Yapılan bir çok çalışma dünyanın belli bölgelerinde çeşitli kültürlerin oluşmaya başladığını gösteriyor. Şans eseri bir köylünün sabanına takılan kaya parçası ile keşfedilen bölge, daha sonra kazıların yapılmaya başlanması ile çok farklı bir yapı ortaya çıktı. Dünya da benzeri olmayan ve eski yapıların hepsinden eski olan dünyanın ilk en eski mabedi keşfedilmiş oldu.




Yapılan karbon testleri sonucunda Göbekli Tepenin MÖ 9000-10000 yılına ait olduğu saptanmış. Göbekli tepenin kazı işlerinden sorumlu Klaus Schmidt buldukları katmanın orta katman olduğunu ve daha MÖ 12000 lere inemediklerini belirtiyor. Göbekli tepe zaman içersin de kurulduğu zamandan itibaren belli periyotlar ile toprak ile örtülmüş. Daha sonra üzerine daha küçük mabet modeli yapılmış. Bu şekilde oluşan höyük üzerine kurulan her yapı 1000 yıl içersin de tekrar toprak ile kaplanmış ve yine üzerine bir öncekinin daha küçük modeli yapılmış. Böyle ilerleyen dönem içersin de artık ilk yapılan mabedin artık çok küçüğü ve içinde T şeklinde 12 m'lik kayaların olmadığı mabetler ortaya çıkıp yok olmuşlar.

Klaus Schmidt’in kazı bölgesinde yaptığı yer taramaları sonucunda bölgede ortaya çıkan 4 mabedin yanı sıra 14 civarı daha mabet olduğu anlaşılmış.



Kazı çalışmaları sonucunda göbekli tepenin bir yerleşim yeri değil. Bir kült merkezi olduğu anlaşılıyor. Aynı dönemde aynı bölgede bulunan yerleşim yerleri biliniyor. Fakat göbekli tepede bulunanlar yerleşik kültürün oluşturduğu bir yer olmasından ziyade bir ibadet yeri olarak gözüküyor.



Mabetlerde bulunan etrafı yüksek duvarlarla çevrilmiş, duvarların çevresinde 12 tane 4-6m uzunluğunda 40 ton ağırlıklı kireç taşından T şeklinde dikili taşlar  bulunmakta. Yuvarlak şekilde olan tapınağın ortasında ise yine 2 tane T şeklinde taş bulunmakta. Kireç taşının çıkarıldığı yer tapınaktan 2 km uzakta olduğu tespit edilmiş.



Büyük ve ağır yapıların yıllardır nasıl eski medeniyetler tarafından taşındığı bir sırdı. İnsanın şimdiki makinelerle bile taşıyamayacağı ağırlıktaki sütunlar, taş bloklar ve heykeller eski medeniyetler tarafından yapılmıştı. Thor Heyerdahl Paskalya Adasındaki bir deneyde 180 kişi, ağlar ve ağaçtan fıçılarla 12 ton ağırlığındaki bir heykeli arazi üzerinde çekerek götürmüşlerdir. Paskalya Adasında bulunan heykeller 100 tona kadar ulaşan büyük heykellerin taşınması için 500 ile 700 arası kişinin çalışması gerektiği hesaplanmıştır. 




Göbekli tepede ortaya çıkarılan tapınaklar 4 formdan oluşuyor. Bunlara A-B-C-D diye ifade etmişler. Genel yapı ve ortak olan tapınağın merkezinde bulunan T şeklindeki sütunlar. Tapınakların çatısı bulunmuyor. Klaus Schmidt T şeklindeki sütunların insanları tasvir ettiğini düşünüyor. Bu sütunların üzerinde insan kol ve elleri kabartma şeklinde bulunmakta. Bunun yanında bu sütunların üzerinde domuz, turna, örümcek, öküz kabartmaları da mevcut.




Bugüne dek insanların gelişiminin avcı- toplayıcı toplumların toprağı ekip mahsul toplamayı keşfetmeleri sayesinde yerleşik tarım toplumlarına dönüştüğünü düşünülüyordu. Yerleşik hayata geçen insanoğlunun burada inancı bulması ve ardından mabetler inşa etmesi, yerleşim yerlerinin şehirlere uzanan bir gelişim izlemesi gerektiği düşünüldü. Fakat Göbekli tepede bulunan yapı ile insanların tarım toplumu olmadan önce tinsel bir inanca sahip olduğu ve mabet yaptıkları ortaya çıktı. Daha sonra insanların tarımı keşfetmesi ve tarım toplumu haline geldiği bulundu.  Bunun yanında bu yapı Mısır piramitlerinde 7500 yıl, İngiltere de ki Stonehenge’den 7000 yıl önce inşa edilmişti. Yapılacak kazılar ve araştırmalar insanoğlunun tarih içindeki gelişimini daha çok aydınlatacaktır.

Prof.Dr.Klaus Schmidt







2 yorum:

  1. okumak istediğim bir kitabı okumuşsunuz harika bilgiler edindim yorumunuzdan çok teşekkürler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu konuda ilk elden bilgi edinmiş oluyorsunuz bu kitabı okuduğunuz zaman. Fakat bahsettiğim gibi daha kat edilecek çok yol var ve kazılacak yerler mevcut. Yer analizlerinden de belli olduğu gibi şimdiye kadar kazı yapılan yerlerin dışında bir çok dairesel mabet alanları bulunuyor. Bu konuda Türkiye de yayınlanmış tek eser o yüzden önemli. Okumanızı tavsiye ederim.

      Sil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...